O, Aziziye savaşında şehit düşen annesini aramak için İstanbul Kapısı’ndan Erzurum’a girerken, Rus Kazakları da Kars Kapısı’ndan giriyorlardı kente… Üzerinde Erzincan Askeri İdadisi’nin lacivert üniforması vardı. Şehre yayılan Rus soldatları arasından sıyrılıp evinin yolunu tutarken, bu yenilgiyi hiç unutmamaya, bu karabasanı milletine bir kez daha yaşatmamaya yemin etti küçük asker… Ancak kaderin ona bu oyunu bir kez daha oynayacağı aklına bile gelmemişti o gün… Tüm çabalarına karşın, 1916 Şubatı’nın 16. günü Erzurum’un bir kez daha düşeceğini ve bu kez emekli bir Osmanlı feriği olarak Rus Kazakları’nın Palandöken’den inişini, şeyhi bulunduğu Habib Baba Dergâhı’nın damından dürbünle içi yanarak izleyeceğini; bir asker için en zor şey olan esaret acısını yaşayacağını; 1917 Rusya’sının Moskova’sında tutsak edileceğini nereden bilecekti…
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.