Karlı bir kış gününde, Ankara’dan İstanbul’a giden trenin yemekli vagonunda, birbirlerinin kesişen yollarından habersiz üç yabancının aklını “Ayın Kızı Şebnem”in bir dergiye verdiği çıplak pozlar meşgul eder. Kar nedeniyle trenin yolda kaldığı bu uzun ve gerilimli yolculuk sırasında üç yabancının zihinlerinden geçenler ve aralarındaki konuşmalar, kutsal ailenin dış kabuğunun ne kadar sağlam, içinin ne kadar çürük olduğunu gösterir. Şebnem’in fotoğrafları radyocu Selda ve bankacı Ersin için hayatlarını altüst eden bir travma olurken yemekli vagonun garsonu Bünyamin’i de hayat karşısında sınava çeker. Ama herkesin sınıfta kaldığı bu sınavın asıl başarısız olanı kimdir?
“Kapak Kızı”nda bu üç yabancının yargıladıkları veya arzuladıkları Şebnem söz almaz.
Ayfer Tunç’un 2010’da yayınlanan “Yeşil Peri Gecesi” adlı romanında söz sırası Şebnem’e gelecek ve Şebnem kimin daha çıplak, kimin daha değersiz, kimin daha ikiyüzlü ve acımasız olduğunu gösterecektir.
“Kapak Kızı”, kutsal ailenin çürüttüğü bir kadının hangi zihinlerde nasıl çağrışımlar doğurduğunu anlatıyor.
İyi aile çocuğu olunca yanmadan öğreniyorsunuz ateşten uzak durmayı. Ama hiç değilse bir kere yanmak lazım.
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.